Yapay zeka ve biyoteknoloji, insanlığı yok edebilir – Yuval Harari

euronews’e verdiği mülakatta ‘yapay zeka ve biyoteknoloji, insanlığı yok edebilir’ diyen Hayvanlardan Tanrılara Sapiens’in yazarı İsrailli tarihçi Harari’ye göre bunun tek çözüm yolu ise küresel işbirliği.…

İsrailli araştırmacı tarihçi Yuval Noah Harari, çağın en büyük düşünürlerinden biri olarak görülüyor. Kudüs İbrani Üniversitesi’nde çalışan Orta Çağ uzmanı, ‘Hayvanlardan Tanrılara Sapiens’ adlı kitabıyla tanınıyor. 

euronews’ün Küresel Tartışmalar programında sorularımızı yanıtlayan Harari, günümüz sorunlarının milliyetçilikle çözülemeyeceğini, çok daha küresel düşünülmesi gerektiğini savunuyor. Yapay zeka ve biyoteknolojinin insanlığın sonunu getirebileceği endişesini de paylaşan Harari’ye göre bunun tek çözümü ise küresel işbirliği. Yarışı kimin kazandığının bir önemi yok, kaybeden insanlık olacaktır.

Gabor Kiss, euronews: Avrupa Parlamentosu seçimleri yaklaşıyor, Avrupa Birliği’nin geleceği tartışmaların odak noktası. Peki siz bundan 15 yıl sonra hala Avrupa Birliği’nin var olacağını düşünüyor musunuz?

Yuval Noah Harari: Bir tarihçi olarak bildiğim, böyle şeylerin geleceğini tahmin edemeyeceğinizdir. Sıklıkla da en beklenmeyen şeyler olur. Doğu Avrupa’da 1989 devrimlerinden birkaç ay önce kimse bunu beklemiyordu. 5 yıl öncesine kadar bir bilim kurgu gibi görülebilirdi. Yani AB’nin geleceği ile ilgili de kesin bir şey söyleyemezsiniz. Seçmenlerin doğru karar vereceğini ve AB’yi koruyacağını umuyorum, çünkü bu sadece Avrupa’nın değil, aynı zamanda tüm dünyanın huzuru ve refahı için de gerçekten çok önemli.

euronews: Kitaplarınızda küresel zorlukların sadece işbirliği ile çözülebileceğini vurguladınız. Fakat şu anda dünya çapında işbirliği oldukça zor görünüyor. Avrupa’da sağ partiler yükselişte. Sizce milliyetçilik neden popülarite kazandı ve buna nasıl karşılık verilmeli?

Harari: İnsanlar, şu anda insanlığın ulusal düzeyde çözülemeyecek üç varoluşsal tehditle karşı karşıya olduğunu anlamalı. Sorunlar sadece küresel düzeyde çözülebilir. Bu tehditler nükleer savaş, iklim değişikliği ve teknolojik bozulma, yani özellikle yapay zeka (AI) ve biyo-mühendisliğin yükselişi. Yapay zeka ve biyoteknoloji, insanlığı yok edebilir. Bununla başa çıkmanın tek yolu da küresel işbirliği. Yapay zeka ya da genetik konusunda silahlanma yarışına girersek bu, insanlığın yok olmasını garantiler. Yarışı kimin kazandığının bir önemi yok, kaybeden insanlık olacaktır.

euronews: İkili düşünce, milliyetçilik söz konusu olduğunda tehlikeli olabilir.

Harari: Milliyetçiliğin iyi ve kötü yanları var. İnsanlık tarihinin en olumlu gelişmelerinden biri olmasının yanı sıra tehlikeli bir tarafı da var. Milliyetçilik milyonlarca insanın hiç tanımadığı diğer yurttaşları önemsemesi ve işbirliği yapmasını sağlaması açısından olumlu. Kötü yanıysa yabancılara nefret duymak. Bence bu milliyetçiliğin özü değil. Bugün dünyanın bazı bölgelerinde gördüğünüz sorunların bir kısmı, aynı memleketten insanları, vatandaşlarını sevmek yerine yabancılardan nefret etmeye odaklanan insanlardan kaynaklanıyor. Yurttaşlarının, kardeşlerinin menfaatini düşünmeden yolsuzluk yapan, sağlık sisteminden para alan insanlara sıkça rastlayabilirsiniz. Ve onlar kendilerini çok iyi bir vatandaş, bir vatansever olarak tanıtıyor. Neden mi? Çünkü yabancılardan nefret ediyorlar.

euronews: Pek çok insan güvenilir haber okumak yerine inançlarının, fikirlerinin desteklendiğini görmek istiyor. Bazı liderler ise kendilerine sorulan sorulara anlamlı cevap vermek yerine örneğin George Soros’u, Fethullah Gülen’i veya liberal görüşlü insanları günah keçisi olarak gösterirken, rasyonel tartışma yoluna nasıl geri dönebiliriz?

Harari: Bu yeni bir numara değil, her zaman böyleydi. Şimdi yeni olan şey, insanların dikkatini kötüye kullanmak ve onları ele geçirmek için bu son derece güçlü yeni teknolojilere sahip olmamız. Şu an karşı karşıya olduğumuz sorun, teknolojinin zayıf noktalarımızın üstesinden gelmesi. Şimdi zayıf yönlerinizi, nefret ettiğiniz ve korktuğunuz şeyleri tanımlayan ve bu duygu düğmelerine basarak dikkatinizi çeken güçlü teknolojilere sahibiz. Bu tehlikeli teknolojileri kontrol etme ve düzenleme nedenlerimizden biri insanları saldırıya uğramaktan, sömürülmekten, insan dikkatini istismar edilmekten korumaktır.”

euronews: Orwell tarzı, yani özel hayata müdahale eden diktatörlüklerin büyük verileri kötüye kullanmasından korkmuyor musunuz?

Harari: Çok korkuyorum. Şu an teknolojinin insanlık tarihinde şimdiye dek gördüğümüz en totaliter rejimleri oluşturmayı mümkün kıldığını düşünüyorum. George Orwell’in hayal ettiğinden çok daha fazlası. Çünkü Orwell, sizi daima takip eden totaliter bir rejim hayal etti, ancak sadece dış dünyada. Ne yapıyorsunuz, nereye gidiyorsunuz, kiminle buluşuyorsunuz. Şimdi ise günün 24 saati tüm insanları, hatta bedenlerinde ne olup bittiğini dahi izleyebilecek bir teknolojiye sahibiz. Biyometrik sensörler, yapay zeka ve biyoteknoloji kombinasyonu ile. Örneğin Çin’de öğrencilerin biyometrik bilezik taktıkları okullar var. Şimdi bunu eğitim amaçlı kullandıklarını söylüyorlar. Uykunuz geldiyse, sıkıldıysanız ya da zorluk yaşıyorsanız öğretmen bunu biliyor. Ancak aynı teknoloji politik amaçlar için de kullanılabilir. 20. yüzyılda Stalin, Hitler ya da Mao ile gördüğümüz şey, günümüzde kurulmaya başlanan bu tür makinelerle karşılaştırıldığında bunların yanında bir hiç kalacaktır.”

euronews: Bir tarafta parasıyla hayatlarını bile uzatabilecek elitler, diğer tarafta ise işe yaramayan ezilmiş kitleler olsa ne gibi tehlikelerle karşılaşabiliriz?

Harari: Eğer yeni teknolojiyi doğru kullanmazsak, sonuç tanımladığınız şekilde olacaktır. Biyoteknoloji, küçük bir elit grubun insanüstü özellikler elde ederek yükselmesinde kullanılacak ve çoğu insanın geride kalmasına sebep olacak. Bu yüzden farklı türler arasında bölünmüş bir insanoğlu olacak, tarihte ilk kez zenginler yoksullardan farklı bir tür olacak. Bu tarihteki en büyük eşitsizlik. Çok sayıda iş yok olacak, ancak yeni işler ortaya çıkacak. Esas sorun işlerin mutlak yokluğu değil, insanları yeniden eğitmek olacak. İnsanlar yaşamları boyunca öğrenmek için işlerini tekrar ve tekrar değiştirmek zorunda kalacak. Şu anki eğitim sistemi onları buna hazırlamıyor.

euronews: Son olarak birkaç kişisel soru sormak istiyorum. Bir İsrail vatandaşı olarak sürekli bombardıman ve siren sesleri duymak düşüncelerinizi nasıl etkiliyor?

Harari: Sürekli duymuyorum. Gazze’deki durum orada yaşayan insanlar için gerçekten korkunç, ama İsrail’de çoğu insan genel olarak çok normal bir hayat yaşıyor. Kesinlikle düşüncelerimi etkiliyor. Sanırım bu gelişmelerin birçoğu hakkında daha az naifim. Eğer Kaliforniya’da, San Francisco’da yaşasaydım ‘ah evet, teknoloji harika, bütün bu harika şeyleri insanlık için yapıyor’ diyen, pembe gözlüklerle bakanlardan olabilirdim. İsrail’de yaşıyorsanız, insanlığın çok fazla karanlık tarafı olduğunun farkındasınızdır.”

euronews: Her yıl uzun bir süre inzivaya çekiliyorsunuz. Bunun ardından günlük yaşamınıza nasıl geri dönebiliyorsunuz?

Harari: Her şey çok hızlı ilerliyor, teknolojiler, politika… Kendinizi gerçekten tanımak, bu konular hakkında derinlemesine düşünmek için kendinize zaman ayırmak hiç olmadığı kadar önemli. Neredeyse hiçbir şey için vaktimiz yok. Ve önümüzdeki birkaç yıl içinde insanlık tarihinin en önemli kararlarını vermemiz gerekiyor. Şimdi yaratma ve yıkma güçlerine sahibiz. Ve insanlar, onlarla ne yapacağına karar vermesi gereken tanrı değil, sadece insan. Son zamanlarda Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz’la tanıştım. Bu önemli insanlarla görüştüğümde vakitlerinin olmadığını gördüm. Sadece oturup dinlenmek ya da derinlemesine düşünmek için zamanları yok. Çünkü sürekli şu ya da bu krizi çözmek için acele ediyorlar.

Kaynak: https://tr.euronews.com

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

TurkeyEnglish

Contact Us