Kötü Düşünceler Beyin Kimyamızı Bozuyor

Onedio Editörlerinden CAKYZ tarafından ONEDIO.COM sitesinde “Kötü Düşüncelerin Beyin Kimyamızı Değiştirdiğinin Kanıtları ve Onlarla Baş Etme Yöntemleri” başlığı ile 09 Temmuz 2016 tarihinde yayınlanan yazı, Beyinde oluşan Negatif Düşüncelerin beynimizi nasıl etkilediğini ve bu düşüncelerden nasıl uzaklaşabileceğimize dair güzel bir yol haritası çıkartmakta..

Bilim her geçen gün beynimiz hakkında daha fazla sırra vâkıf olmamızı sağlıyor…

Aslında tekrar eden ve başka şekillere bürünüp bizi rahatsız etmeye devam eden düşüncelerimiz, beynimizdeki nöronlar ve onlar arasındaki bağlantılar incelendiğinde rahatça görülebiliyor.

Kendimize özgü zannettiğimiz ve uykularımızı kaçıran bu düşünceler aslında beynimizdeki kimyasalların seviyelerindeki değişimden başka hiçbir şey değil. İlginç geliyor değil mi? O korku ve üzüntülerin zihninizin dışında da var olduğunu düşünüyordunuz ancak onları yaratan yalnızca zihinlerimiz…

stres

Eğer bu durum uzun sürer de düşüncelerimizle baş etmenin bir yolunu bulamazsak da kara talihimize sonsuza kadar mahkum olduğumuza inanmaya başlıyoruz…

Ancak aslında durum sandığınız kadar karamsar değil. Çünkü bu düşüncelerle baş etmemiz mümkün; hem de çok basit belirli yöntemlerle. Fakat ondan önce, kötü düşünce sarmalının beynimize nasıl yerleştiğini ve bizi varlığına nasıl alıştırdığını inceleyelim…

Negatif düşünce ve davranışları tekrar etmek bünyede bağımlılık yapar…

Olumsuz düşünceler, olumsuz davranışları doğurur sevgili dostlar. Ve olumsuz davranışlar da kendinizi gittikçe çok daha kötü hissetmenize sebep olur. Ancak iş çoğu zaman yalnızca kötü hissetmekle sınırlı değildir. Böyle bir yaşamı benimsemek zihinsel sağlığımız üzerinde de bir takım yıkıcı etkiler doğurur…

Beynimizde bir yol açarsak o yol sık sık kullanılmaya başlar…

Beynimiz nöronlar ve bu nöronlar arasındaki sinaps adı verilen bağlantı noktalarından oluşmaktadır sevgili dostlar. Sinapsların etrafını çevreleyen boş alana ise sinaptik aralık ismi verilmektedir. Zihnimizde belirli düşünceler dönmeye başladığı zaman nöronlar ve sinapslar, sinaptik aralığı kullanarak birbirlerine çeşitli kimyasallar yollamaya başlarlar ve bu da sinapslar arasında daha sonradan tekrar kullanılabilir bir köprü oluşturur.

synapse-neurons

Kısacası düşüncelerimizin yarattığı elektrik yükü, geçtiği yerde hatırlanacak bir bağlantı, bir patika oluşturur.

Ve söz konusu düşünceyi kafamızın içinde döndürdükçe yalnızca yol açmakla kalmaz, bir süre sonra söz konusu sinapsların birbirlerine gittikçe yaklaşmasına sebep oluruz ki böylece elektriksel bilginin gideceği yol kısalsın. Beynimiz işte bu şekilde yeni bağlantılar kurmaya başlar ve nihayetinde aynı düşünceler geldiği zaman yol üzerindeki sinapslar aynı anda parıldamaya başlar. (Aslında parıldadıkları yok elbette, beyin görüntülemelerinde öyle gözüküyor…)

Sonuç olarak zihnimizde artık çok daha kolay ve sık tetiklenecek bir düşünce yaratmış oluruz.

Ve bu durum negatif düşüncelerimiz için gerçekleştiği zaman gittikçe daha fazla rahatsız olmaya başlarız. Aslında düşünce bizim düşüncemiz, beyin bizim beynimizdir ama onları istesek de zihnimizden silip atamayız. Neden? Çünkü bir düşünceden ne kadar kurtulmaya çalışırsak, o düşünce o kadar güçlü hâle gelir. İşte bu yüzden negatif düşüncelerimiz onlardan kaçmaya çalıştıkça daha sık hatırlanır bir hâl alır ve en sonunda tüm benliğimizi sarar…

Peki bu son derece korkutucu görünen döngüyü nasıl kırarız?

Buraya kadar çok karamsar bir tablo çizmiş olabiliriz sevgili dostlar ancak işin güzel tarafı, bahsettiğimiz bu yeni bağlantıların negatif düşünceler için olduğu gibi pozitif düşünceler için de kurulabilecek oluşudur. Eğer beynimizi pozitif düşünceler için eğitmeye başlarsak bir süre sonra bu düşünceleri daha çok beslemeye ve daha kolay çağırmaya başlarız. Bu da kısa süre sonra zihinsel olarak daha sağlıklı ve daha mutlu bir insan haline gelmemizi sağlar.

Elbette sağlamlaştırdığımız bu düşüncelerin türü yaşam stilimizle de yakından ilgilidir…

Yaşam stilini değiştirmek çok zor görünebilir ancak hiçbir şey bizim mutlu ve sağlıklı olmamızdan önemli değildir a dostlar. Kendimizi depresif ve mutsuz hissettiğimiz zaman vücudumuz stres hormonu olan kortizolü üretmeye başlar ve bu hormon ciddi bedensel rahatsızlıklara sebep olabilir. Yaşam stili kadar önemli olan bir başka etken ise etrafımızdaki insanlardır. Etrafımız hayata negatif bakan insanlarla çevriliyse onlardan çok fazla etkilenerek kendi refahımızı tehlikeye sokabiliriz. Bu yüzden pozitif insanlarla vakit geçirmek de kortizol hormonunu vücudumuza zerk etmemek için uygulanabilecek tekniklerden bir tanesidir.

Peki mutluluğu beslemek için fiziksel gerçekliğimizi nasıl değiştirebiliriz?

Hayatımız için minnettar olmak mutluluğumuz açısından çok önemlidir. Minnettar olmak pozitif duygularımızı pekiştirirken bizleri depresyondan uzaklaştırır ve kendimizle ve ilişkilerimizle ilgili iyi hisler taşımamızı sağlar. Pozitif bakış açısının aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve bizleri hastalıklardan koruduğu bilinmektedir. Teşekkür edelim, affedelim ve yolumuza devam edelim…

Sizi mutlu eden aktivitelere yönelin…

İçinde bulunduğumuz dünya düzeninde pek çok insan, kendisine zevk veren aktiviteleri gerçekleştirmeye zaman bulamamaktan yakınır. Ölümlü dünya, ölümlü insan a dostlar, kendimizi bu kadar hırpalamayalım. Mutlu olmak için kullanamadıktan sonra daha çok para kazanmanın anlamı nedir ki zaten? Kitap okuyalım, yemek yapalım, çıkıp salınalım ve unutulmaz deneyimler edinelim… Ya da mutlu olmamızı sağlayan aktiviteler her neyse onları yapalım. Tüm bunlar kafamızın içinde konuşup duran felaket tellalından kurtulmamıza yardımcı olacaktır…

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

TurkeyEnglish

Contact Us