Yapay zeka algoritmaları, bireyin davranışlarını algılamaya çalışarak hangi uygulamaları nerede, ne zaman ve ne ölçüde kullanacağını öğrenmeye yönelik işleyen bir sistem.
Birçok ülke yapay zeka çalışmalarına çok ciddi bütçeler ayırıyor. Politikalar geliştiriyor. Siber güvenlik, yapay zeka, robotik sistemler, big data alanlarında dünya çağında önemli çalışmalar yapılıyor.
Örneğin Google, Londra merkezli bir yapay zeka şirketi kurmuş. Bu şirket, yapay zekayı kullanarak görme bozukluklarını tespit edebildiğini söylüyor. Mesela 50’den fazla göz rahatsızlıklarını yapay zeka kullanımı ile tespit etmeyi başarmış. Hatta, yapay zeka algoritmaları sayesinde Uzman Doktorlar ile eşdeğer düzeyde hastalık tespit ettiklerini, yapay zekanın hastalık teşhisinde ve tedavisinde kullanılan isabetli bir algoritma olduğunu vurguluyorlar. Yapay Zekaya dayalı bu algoritmalı sistem, %94 doğruluk oranında bir tanı koyabiliyor.
Olumlu alanlarda kullanıldığı gibi, olumsuz alanlarda da kullanılmakta; Yapay Zekaya dayanan DeepLocker adlı bir virüs geliştirilmiş. Yüzü ve sesi tanıyarak bir algoritma geliştirmesine ve kişiyi hedefe almasına yönelik bir virüs olup, kişiye özel, yani öznelleştirilmiş saldırılar gerçekleştirebilmekte. Siz bilgisayar veya cep telefonunuzu kullanmaya başladığınız anda yüzünüzü ya da konuşmaya başladığınız anda sesinizi tanıyarak yapay zeka temelli bir virüs yayılıyor cihazınıza. Siber saldırılar gerçekleştirebiliyor. Verileriniz kayboluyor ya da kontrol altına alıyor, müdahale edemeyecek hale geliyorsunuz.
Tıp sektöründe uzay teknolojisine, tarım sektöründen ulaşım ve iletişim araçlarının kullanıldığı alanlara kadar onlarca, yüzlerce alanda gittikçe Yapay Zeka kullanımı söz konusu. Tabii bunların yanında eğitim sisteminde de kullanılmaya başlandığı ülkeler var.
Örneğin Avusturya yapay zeka gelimine destek amaçlı dört yıl için 29,9 milyon dolar, Kanada 5 yıl için 125 Milyon dolar yatırım yaptığını açıkladı. Çin ise, 2025 yılıda dünya lideri, 2030 yılında ise “ana merkez” haline gelecek şekilde değeri 10 trilyon yuanı bulan bir endüstri hedefliyor. Danimarka ise 2018 yılında 75 milyonluk Danimarka Kronu bir bütçe ayırmış olup bunu 2025 yılına kadar 125 milyon Danimarka Kronu haline getirmeyi hedefliyor. Avrupa Birliği’nin ise 2017’deki 500 milyon Avro’yu 2020 yılı sonunda 1,5 milyar Avroya çıkarma taahhüdü verdi. Almanya ise 19 milletvekili ve 19 yapay zeka uzmanından oluşan bir heyet kurdu. Nu konuda çalışmalar yapacak.
Görünüyor ki neredeyse tüm ülkeler siber güvenlik, robotik sistemler, big data ağları, mobil /modüler sistemler üzerine projeler, algoritmalar, bilimsel araştırmalar yapmakta. Türkiye’de ise daha önce Milli Eğitim Bakanlığının gündeminde var mıydı bilmiyorum ama Sayın Ziya Selçuk’un göreve gelmesi ile birlikte Bakanlık düzeyinde oluşan belki de en önemli gündem maddelerinden biri oldu.
4. Sanayi Devrimi olarak da bilinen “Endüstri 4.0” içerisinde yapay zekayı da bulunduran birçok son model otomasyon sistemlerini, data alışverişlerini, üretim teknolojilerini bünyesinde barındıran kolektif bir yapı için kullanılmakta. Endüstri 4.0’da akıllı fabrikalar, siber-fiziksel sistemler, nesnelerin internet üzerinden iletişimi, verilerin toplanması, analiz edilmesi, komuta edilmesi, kontrol edilmesi, yönetilmesi gibi modüler yapıya dayalı. Kendi kararlarını kendi verebileceği özerk yönetime dahi sahip.
Peki Öğretmenler, yapılan bu robotik sistemler, yapay zeka, siber güvenlik, big data, endüstri 4.0 gibi çalışmaların neresinde? Endüstri 4. Sanayi Devrimini yaşarken öğretmenler hala ders programlarındaki boş gün, alacakları ek dersler, sınav görevleri gibi temel konuları kovalamaya 1.0 olarak çalışmaya devam mı edecek? Yoksa geceli gündüzlü çalışıp alanlarında uzmanlaşmaya, entelektüel becerilere, akademik zekaya sahip olup Endüstrideki sanayi devrimine katkı mı sunacak?
Sayın Milli Eğitim Bakanı Prof Dr Ziya Selçuk “Öğretmen odalarını anlamadan eğitim sistemini anlayamayız”, “Bu bayrak yükselecekse öğretmenlerin omuzlarında yükselecek”, “Şahsiyeti şahsiyet bina eder. Öğretmeni hakikaten güçlendirmeyeceksek kimse gelecek vaat etmesin”, “Mükemmel bir müfredat yetersiz öğretmeni kanatlandıramaz. Kötü bir müfredat iyi bir öğretmene engel olamaz” derken neyi kastettiğini sanıyorsunuz?
Sayın Bakanımızın dediği gibi; “Öğretmenlik, bir insanın kendi öğrenme yolculuğudur. Kendi olgunlaşma serüvenidir.”
Dolayısıyla Endüstri 4.0 iken, öğretmenler 1.0 olarak kalmamalı!
Özkan Erdem
Kaynak: http://www.milatgazetesi.com/