- Yerimize karar verecek bilgisayarların dönemine girdik
- Google “Lisa” ile Apple’a ince bir gönderme yaptı
- Yapay zekalı robotlar/bilgisayarlar ne kadar etik? Etik olabilirler mi?
- Robot bizimle konuşurken “tamam” da iki robot konuştuğunda ne olacak?
- Yapay zeka kaynaklı zararları kim karşılayacak?
- Farklı ekoller çözüm üretmeye çalışıyor
- Gelişmeler Terminatör’den Skynet’i hatırlatıyor
- Mavi Yaka da Beyaz Yaka da etki altında
- Yapay zeka kavramı 50’lerden beri hayatımızda
- İnsansız bir otomobil kaza anında -önce- kime çarpacağına nasıl karar veriyor?
Google’ın geride kalan hafta düzenlediği ve 7 bin kişinin canlı, milyonların da internet üzerinden takip ettiği konferansta birçok yenilik tanıtıldı. Bunlardan bir kısmı hemen bir kısmı da testleri tamamlandıktan sonra kullanıcılara açılacak.
Çarpıcı ve etkileyici sunumlardan birinde, yapay zeka destekli “sesli asistan”ın canlı demosu gösterildi.
Robotik bir ses yerine gerçek insan sesinin kullanılması, aldığı cevaplara göre anında “düşünerek” yanıt vermesi ve bütün bunları yaparken sizin takviminize ve sizin alışkanlıklarınıza göre davranacak olması oldukça etkileyici.
GOOGLE’DAN “LISA” İLE APPLE GÖNDERMESİ
Bu arada çok gündeme gelmedi. Ya da ben göremedim. Ama Google’ın sesli asistanının kuaförden randevu aldığı konuşmada, kuaför salonundan soruyorlar: “Randevuyu kim için alıyorsunuz?” Yapay zekalı robot yanıt veriyor “Lisa için.” İngilizcede milyona yakın isim var. O kadar isim arasından Lisa isminin seçilmesi bir tesadüf olabilir mi? Zor.
Bu isim seçimi akıllara ne getiriyor?
“Lisa” Apple kurucularından Steve Jobs’un, ticari başarısızlıklarla boğuşurken, 1983’te bütün itirazlara rağmen piyasaya sürdüğü bilgisayarının adı.
Steve Jobs o dönemde Lisa’nın açılımını şu şekilde yapmıştı: “Local Integrated System Architecture.” Bu açıklama o zaman da çok itibar görmemişti.
Jobs da yıllar sonra bilgisayara isim verirken 1978 doğumlu kızı “Lisa Nicole Brennan Jobs”tan esinlendiğini ifade etti.
YAPAY ZEKALI ROBOTLAR/YAZILIMLAR NE KADAR ETİK?
Şimdi sunuma geri dönelim. Gösterinin hemen ardından yeni sorular gündeme geldi. “Bu ne kadar etik?”
Asistanı siz kullanmak istediğinize değilse de karşı tarafla irtibat halindeyken bu soru daha çok anlam kazanıyor.
Siz kontrolü yapay zekalı robota rızanızla bırakıyorsunuz. Ama karşı taraf kiminle muhatap olduğunu o sırada bilmiyor. Karşınızdaki doğal olarak sizinle yani kanlı canlı biriyle konuştuğunu zannediyor. Ama işin aslı farklı.
Bu asistanla birlikte “yapay zekalı robotların” etik alan tartışmaları yeniden gündeme geldi.“Etik” teknoloji devlerinin bu alanda yapacakları yeniliklerle daha da artacak bir soru olmaya devam edecek.
Bu kadar abartmayalım, “Sesli asistanda yer alan yapay zekanın ne kadar etik olduğuna da bakmaya gerek yok” gibi bir düşünce olabilir.
KONUŞAN TARAFLAR ROBOTSA NE OLACAK?
Ancak Google da bu durumu fakında ve şu şekilde bir düzenleme yapıyorlar. Karşınızda bir yapay zekalı robot varsa bunu görüşme sırasında ifade edecekler. O zaman da şu soru geliyor aklıma, “iki taraf da robotsa ne olacak?”
YAPAY ZEKANIN ORTAYA ÇIKARTACAĞI ZARARLARI KİM KARŞILAYACAK?
En basit formunda, bu yapay zeka sizin ya da karşı taraf için çok önemli olan bir görüşmeyi yanlışlıkla farklı gün ve saate aldığında ortaya çıkacak olan zararı kim karşılayacak? Hatalı, kontrolü robota bıraktığınız için siz misiniz? Ya da sizin rızanıza rağmen sizin adınıza işlerin “şimdilik” sadece zamanlamasını belirleyen ama yanlış anlaşılma sebebiyle hata yapmış olan robot mu?
KARŞIMIZA İKİ EKOL VAR
Yapay zekayı sadece sesli asistanlarla değerlendirmek çok sığ kalacaktır. Akıllı insansız otomobiller, uçan insansız taksiler, savunma sanayii için üretilen ürünler, internete bağlı yapay zekalı ev eşyaları ve yakın zamanda hayatımıza girecek daha birçok alandan sınırsız araç/gereçten bahsediyoruz.
Bu alanda iki ana ekol karşımıza çıkıyor.
A Tarafı: Gidebildiğimizi kadar ilerleyelim. Faydaları zararından çok olacak.
B Tarafı: Uluslararası standartlarda kurallar dahilinde olmalı ve regülasyona girmeli. Aksi durumda geri dönüşü olmayan sıkıntılar yaşatacak.
Burada Elon Musk’ı (Tesla, SpaceX, Boring Company…) A tarafına destek verenlere ve Mark Zuckerberg’i de (Facebook) B tarafına destek verenlere örnek verebiliriz.
Alternatif Taraf için de yakın zamanda hayata gözlerini yuman “fizik dehası” Stephan Hawking iyi bir örnek olabilir. O’na göre, tam gelişmiş bir yapay zeka, sürekli gelişme ihtiyacı olan insan ırkını ortadan kaldırabilir. Çünkü ona göre, insanların yaptıkları hataları da düzeltebilecekler ve bir noktadan sonra insanları yönetebilecek seviyeye gelecekler. Bu aşamada da insan ırkına ihtiyaç kalmayacak. Ve hatta ona göre acilen dünya dışında koloniler de kurulması gerekiyor.
YOKEDİCİ YAPAY ZEKA’YA KURGUSAL BİR ÖRNEK
Stephen Hawking’in bu söylemi akıllara Terminator’ü de getiriyor. 1984 yapımı olan The Terminator’ün yönetmeni ve yazarlardan biri olan James Cameron’un -kurgusal- bir karakteri var: Skynet.
Yapay zekalı Skynet’in görevi kısaca şu şekilde; dünya üzerinde yer alan bilgisayarları, dolayısıyla makineleri ele geçiriyor ve sahip olduğu “zekası” sayesinde “insanlara artık gerek yok” diyor; başlıyor çalışmaya.
Baş robot karakterimiz Arnold Schwarzenegger de 2029’dan 1984’e seyahat ederek ortalığı bir güzel karıştırıyor. Bizim karşımıza da -bilimkurgu sevenler için- keyifle takip ettiğimiz film serisi çıkıyor.
AVUKATLAR EN ZORDAKİ MESLEK GRUBU
Makine öğrenmesi ve yapay zeka alanında yaşanan gelişmeler hali hazırda birçok sektöre tesir etmeye başladı: “Yokedici” şekilde.
Örneğin yapay zekalı küçük robotlar, fabrikalarda parça birleştirme gibi süreklilik ve mükemmellik isteyen işlerde çalışıyorlar. Sözleşme okuma ve düzenleme işlerinde rol almaya hazırlar. Bu alanda istatistikler de ortaya çıkmaya başladı. Kısa süre önce düzenlenen bir yarışmada, yapay zekalı bir bilgisayar hiçbir hazırlık süreci yaşamadan 5 farklı alandaki sözleşmeyi, 4 saat ön hazırlık yapmış olan 20 kişilik deneyimli avukatlık ekibinden daha başarılı bir şekilde düzenledi. Bu işlemlerde, insanlar 100 dakikaya yakın zaman harcarken yapay zekalı bilgisayar 30 saniyenin altında işini bitirdi.
Şöyle örnekler de var. Gelen kumaş ve tipine göre bunu anlayan ve normalde 10-13 kişinin yaptığı işi tek başına yaparak bir tişörtü üreten yapay zekalı dikiş makineleri gibi.
Yapay zekanın tanımı kısaca şu şekilde evirildi: insanların yaptığı ve başarıyla sonuçlanan herhangi bir işin bir bilgisayar tarafından yapılması.
Son zamanlarda karşımıza çıkan strateji gerektiren örnekler de var. Bunlar gerçekten çarpıcı. Satranç, dama ya da Çin kökenli ve özellikle Asya’da çok popüler olan GO gibi oyunlarda yapay zekalı bilgisayarların insan rakiplerini yenebildiklerini görüyoruz.
En çarpıcı örneklerden biri de insansız otomobiller. Bir şoförün olmadığı ve hatta direksiyonun bile devre kışı kaldığı otomobiller şu anda sokaklarda deneme sürüşündeler. Milyonlarca değişkene göre hareket ediyorlar.
Oldukça popüler örneklerden biri de insansız ya da hayvansı robotların sergiledikleri beceriler. Bunlar arasında da son dönemde peş peşe videolarını izlediğimiz Boston Dynamics robotları ön plana çıkıyor.
YAPAY ZEKA 50’LERDEN BERİ BİZİMLE
Yapay zeka 1956’dan beri, yani 50’lerin ortasından beri akademik bir alan.
Kurucusu daha doğrusu bu kavramın oluşmasını sağlayan kişilerin başında İngiliz matematikçi ve bilgisayar bilimcisi Alan Turing var. 41 yaşında 1954’te öldü. İkinci dünya savaşında kripto şifreleme alanında da çalıştı. Almanların şifrelerinin kırılması için görevliydi. Özel hayatı ve yaşadıkları başlı başına bir roman.
Yapay zeka terimini sıklıkla kullansak da çok kompleks bir oluşumdan bahsediyoruz: anlamlandırma, bilgi, öğrenme, dil bilimi, perspektif, kendini geliştirme, algı gibi kavramlar bu işin içerisinde.
KİME ÇARPACAĞINA NASIL KARAR VERECEK/VERİYOR?
Bir otomobil düşünelim, kendi başına hareket ediyor. Elindeki ilk bilgi sizi A noktasından B noktasına götürmesi gerektiği. Trafik durumu ve yol şartlarını hesaba katarak yola çıkıyor. Açık hava, kapalı hava, yağmur, kar, dönerken sinyal vermek ya da trafik kurallarını bir kenara bırakalım; bir anda karşısına çıkan bir kedi olduğu zaman ne yapacak? Vicdanıyla mı karar verecek? Vicdanı var mı? Fikir üretebilir ya da bunu uygulayabilir mi? Buna izni var mı? Bir can bir diğerinden daha az değerli olabilir mi? Şunu biliyoruz, her türlü ortama göre test edilmeye çalışıyorlar ve bir engel gördüklerinde canlı ya da cansız hızla durmaya çalışacaklar. Ancak bu yeterli mi? Son zamanlarda otonom sürüşlerden ölümlü ve yaralanmalı kaza haberlerinin artmaya başladığını da görüyoruz.
Öte yandan uzun zamandır yapılan testlere göre insansız otomobiller sayesinde ortaya çok daha düzenli bir trafik sistemi çıkacak ve kaza oranlarında ciddi bir düşüş yaşanacak. Ama bunların her biri kısıtlı sayıda şoför ve insanla yapılan testlerin sonucu şimdilik.
Bu alanda faaliyet gösterenlerin başında Google, Tesla ve sonradan oyuna dahil olan Apple gibi teknoloji devleri var.
Bir diğer önemli ve ciddi gelişmelerin yaşandığı alan da sağlık sektörü. Burada da büyük teknoloji şirketleri ciddi roller üstleniyor. Microsoft da Google da IBM de sağlık alanında yapay zekalı asistan doktorlar üzerinde çalışıyor ve doktorlara hem tanı koymak hem de tedavileri konusunda ciddi yatırım yapıyorlar. Bu alanda da bir hastalıktan örnek verebiliriz: Kanser.
Kanser alanında tanı konduktan sonra bine yakın ilaç kullanılıyor. Bunlardan hangisinin seçileceği çok ciddi ve komplike bir süreç. Çok fazla seçenek var. Şu anda yapılan çalışmalarda hastanın bütün raporları bir bilgisayar tarafından takip ediliyor ve insan gözünden kaçabilecek unsurlar yapay zekalı bilgisayar tarafından noktasına, virgülüne kadar incelenirken en doğru dozda en doğru ilaç için ortaya bir değerlendirme çıkartılmaya çalışılıyor. İnsan da bu aşamadan sonra devreye girerek sağlamasını yapıyor.
Bu örnekler buz dağının görünen taraflarından. Şimdilik kumsaldaki bir kum tanesi. Yakın zamanda robot ve yapay zekalı makinelerin hakları da dahil, ortaya çıkabilecek komplikasyonlarda alınan kararlar ve ahlak boyutu en büyük başlıklar arasında yer alacak.
Can Birsay
Kaynak: www.ntv.com.tr