Günümüzün yaklaşık 1/3 ünü uyuyarak geçiriyoruz. Şimdi size neden uyuyoruz diye sorsam, çok büyük ihtimalle okula gidiyoruz, ders çalışıyoruz, spor yapıyoruz ve akşam olunca da yoruluyoruz, dinlenmek için de uyuyoruz diyeceksiniz. Gerçekten öyle mi? Uykunun tek amacı dinlenmemizi sağlamak mı? yoksa biz uyurken vücudumuzda başka işlevler de mi gerçekleşiyor?
Dünya Sağlık Teşkilatı verilerine göre, Türkiye’de ortalama ömür uzunluğu erkeklerde 73,3 kadınlarda ise 78,1 yıl. Yani ortalama ömür uzunluğu yaklaşık 76 yıl. Bu sürenin % 36’sını yani 27 yılını uyuyarak geçiriyoruz. Bir diğer deyişle yaşantımızın 1/3 ü uyumakla geçiyor. Peki neden uyuyoruz? veya uykuya neden ihtiyaç duyuyoruz? Konuyu özellikle beyin açısından ele alacağız..
Uykunun nedenleri arasında ilk akla gelen, günboyu çalışan ve yorulan beynin dinlenmesi gereğidir. Bu nedenle bazılarına göre uyku, zaman öldürmekten başka bir şeye yaramaz. Eğer beynimizin dinlenmesi için uyuyorsak, beyin aktivitemizin gece boyunca çok düşük olması beklenirdi. Oysa nörobilim çalışmaları gerçeğin hiç de böyle olmadığını, aksine beyninizin gece boyunca çalışmaya devam ettiğini gösteriyor. Hatta bazı anlarında uyanık olduğumuzdan daha da aktif olduğunu gösteriyor. Daha da ilginç olanı, bu aktivitenin beynin sadece bir iki bölümü ile sınırlı kalmayıp beynin değişik bölgelerini de içermesi. Bu bulgular uyku sırasında beyinde çok önemli bir takım işlevlerin gerçekleştiğini belgeliyor.
Beyinde uyku esnasında genler düzeyinde de bir takım değişiklikler yaşanıyor. Bazı genlerin sadece uyku sırasında aktif hale geldiği görülür. Bu genler yenileme ve metabolizma gibi işlevlerde rol oynuyor.
Neden uyuduğumuz sorusuna verilen bir diğer cevap ise; uyku ile enerji tasarrufu sağladığımız şeklinde. Oysa bu konuda yapılan çalışmalar uyku ile enerji tasarrufunun sadece 110 kalori civarında yani çok düşük olduğunu gösteriyor.
Üçüncü ve bilim dünyasında daha geniş kabul gören ve bilimsel verilerle desteklenen açıklama ise, “gün boyu elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi ve önemli olan bilgilerin hafızaya aktarılması için uykuya ihtiyacımız olduğu” şeklinde. Yine bu konuda yapılan en son çalışmalar yeterince uyumanın karmaşık problemlerin çözümünü kolaylaştırdığını da gösteriyor. Bir diğer deyişle uykumuzu almamız daha yaratıcı olmamızı sağlıyor. Uykumuzu yeterince alınca beynimiz günboyu öğrendiğimiz bilgiler arasında ilişkiler kuruyor ve onları geçmişin değerlendirmesi ve geleceğin tahmini için kullanıyor.
Stanford Üniversitesi’nden Rebecca G. Astill , Giovanni Piantoni, Roy J. E. M. Raymann, Jose C. Vis, Joris E. Coppens , Matthew P. Walker , Robert Stickgold, Ysbrand D. Van Der Werf ve Eus J. W. Van Someren 2014 yılında yapmış oldukları bir deneyde uykunun öğrenilen şeylerin uzun süreli hafızaya aktarılmasını sağladığını kanıtlamışlardır. Deneklerden bilgisayar klavyesindeki 4-1-3-2 rakamlarına sırasıyla ama aralıksız basmaları isteniyor. Denekler 30 saniye bu rakamları tuşluyor. 30 saniye aralıklarla bunu 12 defa tekrarlıyorlar. 12 saat sonra ve ertesi gün sabah uyandıktan sonra denekler aynı işlemi yapıyorlar ama bu sefer onların hızları ölçülüyor. Aynı gün içinde 12 saat aradan sonra yaptıklarında hızlarında pek bir değişiklik gözlenmiyor. Ama gece uyuyup ertesi sabah yaptıklarında deneklerin hızı % 19 oranında artıyor.
Bu sonuç deneklerin öğrendiklerini aynı gün içinde 12 saat sonra henüz tam pekiştirmemiş olduğunu ama araya uyku girince öğrenilen görevin uzun süreli hafızaya aktarılmış olduğunu gösteriyor.
Bu bulgular özellikte öğrenci olanlar için son derece önemli. Eğer öğrendiklerinizi uzun bir süre hatırlamak istiyorsanız, sınav gecesi sabahlamaktan kesinlikle kaçının ve uykunuza dikkat ederek öğrendiklerinizi uzun süreli hafızanıza kaydedin.
Uykunun önemini anlamada belkide en etkili olacak gerçeklerden biri onun eksikliğinin bizleri nasıl etkilediğini bilmek olacaktır. Bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar uyku eksikliğinin hafıza ve muhakeme zayıflığına ve impulsif davranmaya yani düşünmeden hareket etmeye neden olduğunu gösteriyor. Ayrıca kronik uzun süreli uykusuzluk açlık hormonu olarak da bilinen ghrelin hormonun salgılanmasına neden oluyor. Bu da kişinin obez olma ihtimalini % 50 oranında arttırıyor. Çünkü ghrelin hormonu beyne açlık sinyali göndererek kişiyi karbonhidrat tüketimine yönlendiriyor.
Yeterince uyku uyumamanın stres, tip iki diyabet (insuline bağımlı olmayan diyabet) ve hipertansiyona dahi neden olduğu konusunda deliller var. Geçtiğimiz günlerde yeterince uyumayan insanların bağışıklık sisteminin düzenli uyku uyuyanlarinkinden % 40 daha zayıf olduğu ve bu nedenle daha sık soğuk algınlığı ve gribe yakalandığı açıklandı. Bu veri uykunun gelişim hafıza ve öğrenmenin yanı sıra bağışıklık sisteminin normal çalışması içinde son derece önemli olduğunu gösteriyor.
Umarım verilen bu bilgiler uykuya bakış açınızı değiştirmiştir.
Doç. Dr. Bahri Karaçay
Whatsap tan arkadaşlarıma bu değerli bilgileri paylaşmak istiyorum. Ama nasıl yapacağımı bilmiyorum. Yardımcı olursanız sevinirim.
Bununla ilgili bir çalışma başlattım. Yakın bir zamanda haberleri “what is up” tan paylaşabileceksiniz. İlginizden dolayı teşekkür ederim.