Davos’ta pazartesi günü başlayacak Dünya Ekonomik Forumu’ndan (WEF) bir hafta önce yayımlanan Küresel Risk Raporu’na göre en önemli küresel riskler popülizm ve kutuplaşma.
Raporda dikkat çeken önemli bir risk daha var: Robotların insanlardan işlerini devralmalarının sonuçları. Rapor, robotlaşma ile hacker’lardan kaynaklanan tehlikenin de artabileceğine dikkat çekiyor. Gelelim bu konuda nereye geldiğimize… Akıllı, otonom hatta sosyal; yapay zekânın aktörleri ve robotlar… Kimi yazılım halinde yaşamlarımızın içine girdi: Mobil ya da bilgisayar uygulamaları, algoritmalar vb. Kimi ise donanıma dönüştü: Akıllı saatler, robotlar, sürücüsüz araçlar… Sadece mavi değil beyaz yakalılar da mesleklerini hızla yapay zekâya kaptırıyorlar: Görüntü arşivleme, çeviri, radyografları yorumlama, drone’larla taşımacılık, büyük veriden yeni bilgileri ayıklama vs… Tarımda işçilerin yaptıkları işleri ellerinden alan dijital teknolojiler ve otomasyon bir süredir hizmet sektöründe çalışanlara da tehdit. Üstelik yıkıcı teknolojilerin hızı ve boyutu daha da artmış durumda.
Tabii bu arada yeni iş alanları da doğacak. Yeni otomasyonlu hizmetler, web siteleri, yapay zekâ uygulamaları arasında iletişim sağlayacak yeni arayüzler olarak insanlara ihtiyaç olacak. Yapay zekânın vereceği hizmetlerin doğruluğunu ve güvenilirliğini kontrol edecek birileri de gerek tabii. Ayrıca her iş de robotlar tarafından yapılacak değil.
Bu noktada Amazon’un “Mekanik Turk” adlı programı iyi bir örnek. Henüz tam manasıyla robotlara, sistemlere, iş zekâsına yaptırılması mümkün olmayan ya da çok maliyetli olan bazı dijital ayak işlerinin yaptırıldığı, yapıldığı yeni tür “online işçi pazarı” bu. Müşterilerine “190 ülkeden 500 binin üzerinde çalışana erişim” vaat ediyor. Amazon bu uygulamanın ismini, Avusturya-Macaristan baronlarından Wolfgang Von Kempelen’in 1770’te yaptığı ve adını “Turk” koyduğu yarı otomatik satranç makinesinden almış. Makinenin ilk çıktığında masanın altına saklanmış bir insan tarafından yönetildiği bilinmiyor ve insanlara şaka yapmak için kullanılıyordu. Satranç tahtasının başında Türk imajina uygun, sultan kıyafeti giymiş bir kukla oturuyor, elinde pipo olan sultan görünümlü kukla kollarına gizlenmiş kumandalarla masanın altındaki biri tarafından idare ediliyordu.
Sonuçta yapay zekânın toplumları kutuplaştırıcı etkisi daha da artacak. Yapay zekâdan ve robotlardan yararlanarak maliyetlerini düşüren şirketler işten attıkları çalışanlarına sosyal yardımlarda gönüllü olacaklar mı? Ya da zorunlu “robot” vergileri gelebilir mi? Kimi iş alanlarının “insani” kalması için yeni yasalar çıkabilir mi? Ya da biraz daha ileriye götürelim konuyu: Yapay zekâ kendi kendini yönetmeye başladığında ve insan yönetimini reddettiğinde ne olacak?
Elektrikli ve sürücüsüz araçlar neleri dönüştürecek?
Çok da uzak olmayan geleceğin araçları elektrikli ve büyük olasılıkla şoförsüz olacak. Otomotiv endüstrisi büyük bir yıkıcı teknoloji ile karşı karşıya. Ekimde Paris’teki motor fuarı elektrikli araçların festivaline dönüşmüştü, Detroit’teki fuar ise tam bir otomasyon şovu oldu. Google’ın yıllardır üzerinde çalıştığı sürücüsüz otomobilleri Alphabet çatısı altında ayrı bir birim haline getirildi. Fiat Chrysler Automobiles (FCA) ve Google’ın sürücüsüz araç projesi Waymo’nun sürücüsüz otomobil üretimi için yaptıkları işbirliği ilk meyvelerini verdi. FCA, Waymo için üzerinde çalıştığı 100 adet Chrysler Pacifica Hybrid otomobilin üretimini tamamladığını resmen duyurdu.
Amerikalı otomotiv üreticisi Ford, San Francisco merkezli Chariot adlı girişimi aldığını duyurdu. Chariot, sahip olduğu araçlarla kullanıcılara shuttle servis imkânı sunarak birden fazla kişiye ya da kuruma servis hizmeti sağlıyor. Düzenli işe giden kullanıcılar, araca binecekleri ve inecekleri yere göre uygulama üzerinden bir araya gelerek kendilerine ve gidecekleri noktaya göre servislere dahil olabiliyor.
Chariot dünyada olduğu gibi ABD’de artan şehir nüfusunun toplu taşıma olanaklarından yararlanmasını hedefliyor. Kullanıcılar, Chariot sayesinde işe giderken trafik çekmedikleri ya da direksiyon başında yorulmadıkları gibi, paylaşım ekonomisi sayesinde önemli de bir kâr elde etmiş oluyorlar.
Peki burada temel birkaç soru ortaya çıkıyor. İnsanlar araba almaktan vazgeçince ne olacak? Sektör nasıl yaşamını sürdürecek? Günümüzde otomotiv üreticilerinin çoğu ya teknoloji şirketleri ile ortaklık ya da kendi teknoloji şirketlerini kuruyor. General Motors Lyft’e, Toyoto Uber’e, Volswagen Gett’e yatırım yaptı. BMW ve Mercedes’in sahibi Daimler bir birleşmeye hazırlanıyor. Tüm bu anlaşmaların arkasında yatan tek bir neden var: Veri. Sürücüsüz araçların yaşama geçebilmesi için gerçek sürücülü trafikteki koşulların toplandığı milyonlarca veriyi içeren bilgilere ihtiyaç var. Bunu en iyi yapan bu yeni sürecin kazananı olacak belli ki?
Özlem YÜZAK
Bizi bilgilendirmeniz için çok teşekkür ediyorum.
İlginizden dolayı teşekkür ederim.