Bilim tarihine damgasını vuran 21’inci yüzyılın en etkileyici projelerinden biri İnsan Genom Projesi oldu. Bu projeyle Genlerin fizyolojik yapısıyla ilgili sonsuz bir kaynak niteliği taşıyan ve çeşitli hastalıkların keşfi ve tedavisiyle ilgili önemli ilerlemeler kaydedilmesini sağlayan bir “gen haritası” elde edilmiş oldu.
Buradan elde edilen bulgular birçok bilim dalının ilerlemesine de öncülük ettiği gibi insan beyninin haritasının çıkarılması da insan beyninin hem milyarlarca sinir hücresine hem de algı ve bilinç süreçlerine derin bir bakış açısı sağlayacak hem de bilim dünyasına buradan elde edilen teknolojinin imkânlarını sunacaktır.
Avrupalı araştırmacılar bilişimde bir devrimin habercisi olabilecek ve bilimde yeni bir çağ açan bir çalışmaya İsviçre’nin Lausanne kentinde bulunan EPFL’de (Ecole Polytechnique Fédérale de Lausanne – Lausanne Federal Teknik Üniversitesi) insan beynini bir süper bilgisayarda simüle etmek suretiyle 2013 yılında dev bir projeyle başlamışlardır.
Araştırmacılar, beynin yapıtaşları olan nöronları sistemli bir şekilde inceleyerek, dünya genelinde bilim insanlarının ürettiği bilimsel verileri simülasyona uygun hale getirmek için derleyecektir. Daha sonra derlenen bu bilgi, bir süper bilgisayar üzerinde çalışan dev bir simülasyona yükleyerek şimdiye kadarki en doğru insan beyni modelinin çıkması nihai hedef olarak belirlenmiştir.
Geçmişten günümüze kadar yayınlanmış yüz binlerce beyin araştırması bilgilerini bir araya getirerek bu alanda bir veritabanı oluşturmak günümüz bilgisayarların gücü ile mümkün görünmediğinden teknolojik olarak bugünkülerin bin katı güçlü süper bilgisayarlara ihtiyaç olacaktır. Mevcut bilgisayar teknolojisi, 100 milyar sinir hücresi ve 100 trilyon sinaptik bağlantı içeren insan beyninin işlevlerini simule edebilecek düzeyde değil. Bu muazzam talebi karşılamada teknolojik olarak IBM Blue Gene/P bilgisayarlarından faydalanılırken maddi olarak da başta Avrupa Birliği olmak üzere 24 ülkeden 112 araştırma grubu destek sağlamaktadır.
Avrupa Komisyonunun, 21. Yüzyıl’ın en önemli projelerinden biri olarak gördüğü “İnsan Beyni Araştırma Projesi” için 1.2 milyar euro (2.9 milyar lira) bütçe ayırmıştır. Bilim çevrelerince “Beynin CERN’i” olarak adlandırılan bu proje, beyni ve beynin temel mekanizmalarını daha iyi anlayarak bu bilgiyi tıp ve bilişim alanlarına uygulamayı hedeflemektedir. Özellikle tıp alanında çığır açması beklenen ve 10 yıl sürecek olan projenin pek çok nörolojik hastalığın tedavisi için umut ışığı olacağı düşünülmektedir. Kazanılan bilgiler, yeni tıp ve bilişim teknolojilerinin geliştirilmesinde kilit rol oynayacaktır.
Aralarında Çin, Japonya, ABD, Kanada’nın da bulunduğu 23 ülkeden 130’u aşkın araştırma kurumunun ve 2 bine yakın konusunda uzman bilim insanının katıldığı İnsan Beyni Projesine Türkiye’den Sabancı Üniversitesinden Dr. Volkan Özgüz ve Prof. Dr. Yaşar Gürbüz yönetimindeki 5 kişilik Türk ekip katkı sağlamaktadır.
21. Yüzyıl’ın en önemli projelerinden biri olan “İnsan Beyni Araştırma Projesi” nin donanım ayağında bulunan Sabancı Üniversitesinden Dr. Volkan Özgüz “Beyni büyük bir ansiklopedi olarak düşünürsek biz şimdiye dek sadece konu başlıklarını ve giriş bölümünü biliyorduk. Ancak bu projeyle bilgileri toparlayıp yeni bilgiler ekleyerek ayrıntılara ulaşmayı başaracağız. 3 ayağı olan bu projede önce beynin yapısı tam olarak ortaya konacak, ikinci ayakta beynin nasıl çalıştığı incelenecek ve üçüncü ayakta ise beynin çalışma prensipleri teknolojiye aktarılacak ve simülasyonlarla beyin gibi çalışan bir yapa zeka oluşturulacak” demiştir. Bu projenin nihai hedefi, bize hükmeden beyne hükmetmektir.
Fakat bunun göründüğü kadar kolay olmadığını ve şuan ki teknoloji ve tekniklerle bunu oluşturmak için bir futbol sahasın büyüklüğünde ve bir şehir kadar enerji harcayan bilgisayarlarla mümkünken bu projenin sonunda bunu bir masaüstü bilgisayar büyüklüğüne sığdırmak hedef olarak konmuştur.
Tüm bu karmaşık yapıya karşın bugün bilim insanları beynimizin içindeki metronun işleyiş haritasını bilgisayar ortamına aktarmak için çalışmaktadır. Bu projeyle önce kedi beyni haritası daha sonra ise insan beyninin tamamının haritası çıkacaktır. Bu haritalarla beyni ve hastalıklarını anlamak için radikal farklılıklar içeren bir sistem oluşturulacak ve buradan edindiğimiz bilgiler, yeni bilişim teknolojilerine uygulanacaktır. Bu muazzam miktarlardaki bilgileri derleyerek verileri bir araya getirip veritabanı oluşturmak “veri madenciliği” dediğimiz bu iş içinde çok güçlü bilgisayarlara sahip olmak gerekiyor.
Tıbbi araştırmalar migrenden ve depresyon bağımlılığından Alzheimer kadar şu ana kadar beş yüz çeşit beyin hastalıklarını tespit etmiştir. 2010 yılında yapılan kapsamlı bir çalışmada Avrupa vatandaşlarının en az üçte birinden fazlasının bu hastalıkların en az biri tarafından doğrudan etkilendiğini tahmin ediyor. Aynı çalışmada bunun Avrupa ekonomisine maliyetinin yaklaşık 800 milyar Euro olduğu belirtilmektedir.
Beyin hastalıkları, Batı dünyasında çok ağır bir yük haline geldi. Avrupa’da kalp, kanser ve şeker hastalıklarının toplamından daha büyük maliyete yol açıyor. Bilim insanları, hastanelerle işbirliği yaparak nörolojik hastalıklara yeni tedaviler geliştirmeye çalışacak. Beyin taramaları gibi tıbbi bilgileri toplayarak, hastalıkları daha iyi teşhis etmeye çaba gösterecek. Bu projenin sonunda insan beyninin yapılanması ve gelişiminin moleküler mimarisini anlamaya yönelik bir şablon ortaya çıkacak. Yeni ilaçları test etmek için hayvan kullanmaya gerek olmadan, insana yakın, ilacın rahatsızlığını nasıl gidereceğine dair belirtiler veren bir yöntem elde edilmiş olacak bu yöntemle.
Araştırmacıları en çok heyecanlandıran konulardan biri İnsan Beyin Projesi’nin Otizm, Şizofreni, Alzheimer ve Parkinson gibi tedavisi güç hastalıkların iyileştirilmesinde yeni yollar keşfedilmesini sağlayacak olması. Projenin bulguları akıl hastalıkları tedavisi için yeni yollar sunacağı gibi, bu hastalıkların tanısıyla ilgili karanlık tarafları da aydınlatacaktır.
HBP, Avrupa’yı nörobilimin ön saflarına taşıyacak. Beyin hastalıklarıyla mücadelede yeni stratejilerin önünü açarken, elektronikte de bir devrim başlatacak. Ama hepsinden önemlisi, evrendeki en gizemli fenomenlerinden bir olan insan beynini incelemek için yeni bir araç sağlamış olacak.
Projenin öncülerinden biri olan Henry Markram İnsan Beyni Projesini teleskopla uzayın derinliklerine bakmaya benzettiğini ve projenin nihai hedefinin beyin hastalıklarının tedavisi ve yeni bilişim cihazları üretmek olduğunu şu şekilde ifade ediyor: “Büyük bir teleskop inşa edip uzayın derinliklerine bakmak gibi; ama bu kez beynin derinliklerine bakıyoruz ve cevabı teori ya da deneyle verilmesi mümkün olmayan sorular soruyoruz. Amaç insan beynini inşa ve simüle etmek, beyin hastalıklarını nesnel olarak sınıflandırmak ve radikal anlamda yeni bilişim cihazları üretmek.”
Bu Proje, Mikroelektriğin gücünü, insan zekâsının kıvraklığıyla birleştirerek yeni süper bilgisayarların geliştirilmesinin önünü açacaktır.
Dijital Beyin ile ilgili paradoxlar çok fazla… Özfarkındalık nedir? Bilinç nedir? Bilim henüz bu soruların cevaplarını bulmuş değil. Hem biyolojik varlığımız ile dijital varlığımız aynı anda can bulduğunda hangisi biz olacağız? Mavi Beyin Projesi şuan için anılarımızın dijital kaydını almaktan ileriye gidemiyor.
Şimdi, zekâ konusunda üçüncü devrimin öncesindeyiz. Bu sefer kendi zekâmızı taklit edip geliştirerek, en az bizim kadar zeki ve bizden çok daha hızlı makineler yapmanın peşindeyiz; yani yapay zekânın. Dolayısıyla, insan beynini taklit eden bir makine yapmak, tüm dünyayı yeniden şekillendirebilecek, yaşama, üretme biçimimizi kökünden değiştirebilecek bir çalışma anlamına geliyor.
Müslüm YILDIZ