Çocukta Beyin Gelişimi ve Erken Müdahale

Son yıllarda hız kazanan sinirbilim araştırmaları beynin önemini ve bilinmeyen fonksiyonlarını açıklamaya yardımcı olmaktadır. Özellikle erken çocuklukta beyin gelişiminin önemine dikkat çekilmekte ve bu evredeki müdahalelerin bilişsel gelişimi nasıl etkileyeceği vurgulanmaktadır.

Doğduğu anda bir bebeğin beyninde yüz milyar nöron vardır fakat bunların çoğu birbirine bağlı değildir. 0-3 yaş arasında bu nöronlar ses, görüntü, dokunma, tad alma ve koku alma uyaranlarıyla birbirine bağlanmaya başlar, bu bağlanma hızı saniyede 700-1000 gibidir. Nöronların bağlanması ve güçlenmesi çocuğun etrafındaki dünya ile ilişkisi arttıkça ve yakınında bulunan anne-babaya, aile üyelerine ve diğer bakıcılarına bağlandıkça oluşmaktadır. Bu erken sinaps bağlantıları çocuğun hayat boyu öğrenme kapasitesini olduğu gibi fiziki ve zihinsel iyilik halini de etkiler.

UNICEF’in de desteklediği araştırmalara bakarsak genetik kodumuz beyin gelişimimizi etkiler fakat beyni şekillendiren deneyimlerdir ve bu evrede erken müdahale çok önemlidir. Zira geç kalınırsa bilişsel gelişim bundan olumsuz etkilenecektir. Örneğin Charles Nelson’un Bükreş’te yürüttüğü erken müdahale projesinde iki yaşından önce bir aileye evlat verilen veya koruyucu ailesi olan kimsesiz çocukların gelişimlerinin normale yakın olduğu fakat bu yerleştirme iki yaşından sonra olursa bir aile yanında kalmanın olumlu etkileri olmadığı gözlemlenmiştir.

Beynin ihtiyaçları kritik devrelerde karşılanmazsa sonradan düzeltmek için çok gayret gerekecektir ve sonuç her zaman olumlu olmayabilir. İleride daha ciddi problemlere yol açmaması için erken müdahale bilişsel gelişimi destekleyen en önemli yaklaşımlardandır.

ÇOCUKTA BEYİN GELİŞİMİ VE ERKEN MÜDAHALE

Beyin yapısı ve erken deneyimin etkisi

Beyin sadece vücuttaki tüm organları kontrol eden değil, duyguları, düşünceleri, bellek ve öğrenmeyi yönlendiren temel organdır. Son yıllarda teknolojiyle bağlantılı olarak çeşitli görüntüleme tekniklerinin gelişimi çocuklukta beyin gelişimini incelemeye izin vermiş ve bilim insanlarına araştırmalarında büyük destek sağlamıştır. Bu araştırmalar çeşitli yaşlardaki çocukların zihinsel yeteneklerinin ve davranışsal olgunluğunun gelişen beyinde saklı olduğunu anlamaya yardımcı olmanın ötesinde, beyin gelişiminin doğum sonrasında da yaşanan deneyimlerle bağlantılı olarak arttığını veya azaldığını göstermektedir.

Doğduğu zaman bir bebeğin beyninde 100 milyar beyin hücresi (nöron) vardır. Nöronlar “sinaps” adı verilen küçük boşluklarla birbirine bağlanırlar ve beynin çeşitli fonksiyonlarını yerine getiren kümeler oluştururlar. Bu bağlantı yerleri beynin fonksiyonu için gerekli olan elektriksel iletilerin yayıldığı konumlardır. Doğumda beyin gelişimi daha tamamlanmamış, 100 milyar nöron henüz ağ örüntüsü şeklinde birbiriyle bağlanmamıştır. Bu bağlantıların kurulması beynin temel görevidir.

Çocuk çevresindeki dünyayı deneyimledikçe, anne-babasınla, diğer aile üyelerinle ve kendisine bakan kişilerle bağ kurdukça nöronlar arasındaki bağlantılar, oluşmaktadır. Yaşamın ilk on yılında çocuğun beyninde milyarlarca bağlantı veya sinaps vardır, her bir nöron 15,000 kadar farklı nöronla örümcek ağını andıran bağlantılar kurabilir. Bu karmaşık ağ beynin elektrik devresine benzetilmektedir.

Nöronlar olgunlaştıkça, sinapslar artmaktadır. Doğumda, her nöronda 2500 sinaps varken, çocuk 2-3 yaşına geldiğinde bu sayı her nöron için 15,000 sinaps olur, üstel olarak artmakta olan nöron ağları yeteri kadar kullanılmazsa yok olurlar.

Beyin hücreleri arasındaki bağlantı sayısı, bebeğin içinde bulunduğu ortam koşulları ve çevreden aldığı uyarılara bağlı olarak artabilir veya azalabilir. Yaşamın ilk aylarında oluşan bu bağlantılar, bebeğe bebeğin anne-babasından ve yakın çevresinden gelen uyarılarla güçlendirilmekte ve kalıcı hale gelmektedir. İhmal edilen bebeklerin beyinleri tüm bölgelerdeki gelişimini tamamlayamaz.

Çocuğun beynindeki sinapsler tekrarlanan deneyimlerle güçlenir, çocuk öğrendikçe bağlantılar oluşur. Eğer bu bağlantılar kullanılmazsa, ortadan kalkar. Erken çocuklukta bağlantılar tekrarlanarak kullanılırsa daha kalıcı olur. Örneğin bir yetişkin bebekle iletişim kurarken kelimeleri tekrar ederse bebek konuşmayı anlamaya başlar ve beyinde dil ile ilgili bağlantılar kurulur. Çocuğun beyin gelişimi çocuğun geleceğinin anahtarıdır, ona dokunmak, konuşmak, şarkı söylemek, kitap okumak beynin gelişmesine yardımcı olur.

Bu yüzden erken deneyim ve müdahale, çocuğun beyninde elektrik devreleri oluşmasında hayati önem taşımaktadır. Beyin gelişimi erken çocukluktan sonra durmaz, fakat erken çocukluk beynin sürekli gelişimi için temel oluşturur. Erken çocukluk bilişsel, sosyal, duygusal, fiziksel anlamda sağlam ve destekleyici veya kırılgan ve çürük temellerin oluştuğu devredir ve erişkinlik ve yetişkinliğe kadar devam eden gelişimde çok önemlidir. 

Beyin gelişiminde kritik dönem ve erken müdahale

Okulöncesi dönem yaşamın ‘sihirli’ yılları olarak nitelendirilmekte ve çocuğun bedensel ve zihinsel gelişiminin en süratli olduğu yıllar olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında okulöncesi dönemin çocuğun duygusal ve sosyal gelişimi ile kişiliğinin oluşumunda en önemli zaman dilimi olduğu savunulmaktadır.

Öte yandan sinirbilim araştırmaları ilerledikçe beyni ve gelişimini anlamamız değişmektedir. Güncel beyin araştırmaları erken çocuklukta müdahalenin önemini ve bu yıllardaki uyaran yoksunluğunun ve ihmalin fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal zorluklara yol açacağını göstermekte, erken çocukluktaki ihmalin beyin gelişimini olumsuz etkilediği ve bu olumsuz etkilerin yansımalarının erişkinlikten yetişkinliğe kadar devam edebileceği vurgulanmaktadır.

Erken çocukluktaki deneyimleri olumsuz ise ve özellikle gereken müdahaleler yapılmamışsa çocukların zekâ, duygu ve kişiliklerinin sorunlu geliştiği gözlemlenmektedir. Erken çocuklukta müdahale için kritik dönemler olduğu bilinmektedir. Bilim, erken çocuklukta ihmalin gelişen beyinlere verdiği hasarı, kişiye uygulanan yoğun fiziksel şiddete benzetmektedir. Örneğin eğer görsel işlevler için uyaranlar ve erken müdahale yeterli değilse çocuklarda ‘tembel göz’ veya ‘şaşılık’ düzeltilememektedir. Aynı şekilde çocuklar erken yaşlarda kendilerine bakan kişilerle olumlu ve şefkatli bir bağ kuramamışsa ilerde ciddi davranış bozuklukları göstermektedir. 

İlk yılların beynin mimarisi için özellikle önemli olduğunu söyleyen araştırmacılar ihmal edilmiş çocukların beyninde elektrik akımını ileten dokularda çarpıcı anomaliler olduğunu görmüşlerdir. 2001 yılında, Bükreş’te,, Boston Çocuk Hastanesi’nden Dr. Charles Nelson’un başkanlığında , Boston Çocuk Hastanesi, Tulane Üniversitesi, Maryland Üniversitesi ortak çalışması olarak başlayan ‘Bükreş Erken Müdahale Projesi (Bucharest Early Intervention Project -BEIP) yetimhanede yetişen veya kendi evlerinde yetişmesine rağmen ebeveynleri tarafından yeterince ilgi görmeyen, ihmal edilen çocukların beyinlerinin bazı bölgelerinde bu anomalilere rastlandığını saptamışlardır.

Maryland Üniversitesi’nden katılan sinirbilimci Nathan Fox, bu bulguların, ihmalin yol açtığı hasarları göstermesi bakımından çok önemli olduğunu söylemektedir. Bu araştırma bulgularına göre yetimhanede yetişen çocukların hem beyin yapılarının hem de beyin fonksiyonlarının değiştiği görülmektedir.

Bebekler ve çocukların yalnızca yemek değil, yakınlarından sevgi ve şefkat gördükleri bir çevreye de gereksinim duyarlar. Erken çocuklukta yoksunluk, uzun vadede çocuğun beyin yapısını ve davranışını değiştirmektedir. Bu sorunlar, kimsesiz çocuklar evlat edinilse bile devam edebilmektedir. Fox’a göre, çocukların yetimhaneden ayrılmaları için kritik bir dönem vardır, eğer bu dönemde kurumdan ayrılırlarsa, iyileşme mümkün olabilir, bu kritik dönemden sonar kurumdan ayrılsalar bile iyileşme mümkün olmamaktadır. Fox, yaşamın ilk beş yılının beyin gelişimindeki önemini vurgulamakta ve sosyal bir ortamda yetişen ve uyaranlar açısından zengin deneyimleri olan bebekler ve çocukların bilişsel, sosyal ve psikolojik gelişimlerinin sağlıklı olduğunu vurgulamaktadır. 

baby-brain

Beynin yapısı ve gelişimi üç ögeye bağlıdır: genetik, çevre ve deneyim. Genetik plan beyin gelişimi için gerekli temel plandır, sinir hücrelerinin temel özelliklerini ve bağlantı için gerekli temel kuralları belirler. İçinde yetiştiği çevrenin ise beynin gelişimdeki önemi büyüktür. Sadece anne karnından başlayan sağlıklı bir çevre, beynin tüm potansiyeliyle gelişmesini sağlar. Sağlıklı ve uyaran deneyimler de aynı şekilde genetik yapının tüm potansiyeline ulaşmasını sağlar.

İlk yıllar beyindeki nöron bağlantılarının gelişimi için kritik yıllardır. Beynin esnekliğinin, yani değişme kapasitesinin en yüksek olduğu ilk yıllar, kullanıma bağlı olarak iyi veya kötü sonuçlar anlamına gelebilir. İlk yıllar sağlam nöron bağlantıları oluşturmanın daha kolay veya daha az maliyetli olduğu zamanlardır, daha sonra bu bağlantıları oluşturmak veya tamir etmek daha zor ve maliyetli olacaktır. Erken yılların deneyimi yoksunluk içerirse, beynin daha sonraki gelişimi de olumsuz etkilenecektir. 

Görüldüğü gibi araştırmalar erken çocukluğun kritik bir zaman olduğunu, erken çocuklukta deneyimin ve yoksunluğun çarpıcı etkilerini göstermekte ve erken müdahalenin yararını vurgulamaktadır. Erken müdahale çocuğun yetişkinliğe kadar devam eden yaşamında fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal yaşamını tümüyle etkilemekte, olumsuz deneyimleri olumluya çevirmeyi desteklemektedir. Yaşamın ilk yıllarındaki deneyimler daha sonraki yaşantımızın nasıl olacağını şekillendirmektedir. Yalnızca birey olarak değil, toplum olarak sağlıklı olmak istiyorsak erken müdahalenin önemini vurgulamak ve ülkemizde de bu tür çalışmaları desteklemekte yarar vardır.

Füsün AKDAĞ – Bahçeşehir Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

TurkeyEnglish

Contact Us