Ünlü heykeltıraş Mikelangelo’nun bir sözü var “Ne kadar çalıştığımı bilseler bana dahi demezler”, gerçekten öyle mi üstün yetenekli dediğimiz insanları başarılı kılan doğuştan getirdikleri yetenekler mi yoksa sonrasında çalışıp arttırdıkları zihinsel becerileri mi?
Çocuklarımız dünyada yegâne varlıklarımız dünyaya üstün yetenekli olarak gelmeyebilirler. Üstün yetenekli insanların oranı da %3 ü geçmemektedir. Peki üstün yetenekli olarak dünyaya gelmedilerse onların zihinsel becerilerini arttırmak, varolan potansiyellerini en iyi şekilde kullanmak yapılabilecek en iyi davranış olacaktır. Bu konuda neler yapılabileceği ise eğitimcilerin, sosyal hizmet uzmanlarının, psikolog ve psikiyatristlerin ortak çabaları ile belirlenebilecektir.
Zihinsel becerileri arttırmak için yapılması gereken en önemli davranış önce hangi konuda yetenekli olduklarını öğrenmek daha sonra da bu yeteneklerini arttırmak için çeşitli etkinliklerden faydalanmaktır.
Tabii ki bir yönde gelişme konusunda ki çabaların başka konularda da işe yarayacağını örneğin bedensel beceriler alanında ki uğraşların onun matematiksel zekasına, sözel yetenekleri geliştirecek çabaların ise sosyal zekaya olumlu katkılarının bulunacağı unutulmamalıdır. Beynin sağ ve sol kürelerinin birbirinden bağımsız olmadığını sağ beyin ve sol beynin mutlak bir işbirliği içinde olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir. Beyninin bir tarafı hasarlanmış bir insanın değil yaratıcılık faaliyetleri günlük yaşam işlevlerini yerine getirmesi mümkün olmayacaktır.
Çocuklarımızın merak duygularını geliştirmek en başta gelen davranışlardan bir tanesidir. Cevabını bildiğimiz sorularında bile birlikte araştırmak, merak etmesini sağlamak önemlidir.
Hazır cevaplar yerine kendisinin bulması çok önemlidir. Bunu yaparken de sorduğu sorularda geçiştirmemek, mümkün olduğu kadar geniş olarak konuyu ele almak işe yarayacaktır. Her konuda yapabildiği kadar geniş bakabilmesini sağlamak, bir konu da yanlışta olsa farklı fikirleri öğrenme farklı bakış açılarına sahip olma ve bunu korkmadan dile getirmeyi öğretmekte merak duygusunu arttıracaktır. Merak duygusunun çocuklukta yoğun olup sonra ki yaşlarda körelmesi ve ben biliyorum mantığıyla karşı çıkan tüm düşünceleri göz ardı etmesi onu tek yönlü düşünen bir insan haline getirecektir ki bu da onun gelişim kapasitesini yok edecektir.
Özel müzelerinde açılmasıyla giderek artan müze kavramı da çocuklarımızın kafasında ki soruları çözme konusunda faydalı olacak, dünyaya daha geniş anlamda bakacak ve nasıl çalışır, ne işe yarar, geçmişten günümüze ne evrelerden geçerek geldi konusunda ki sorularına cevap bulmasına yardımcı olacaktır.
Örneğin en basit bilgisayarlardan günümüzün avuç içi tabletlerine kadar giden gelişime tanık olmaları yada atlı arabalardan günümüzün aerodinamik yapısına sahip son derece hızlı arabalarına kadar olan gelişimi gözlemlemek neden sonuç ilişkilerine faydalı olacaktır.
Teknik deneyleri yapma, aletlerin nasıl çalıştığını ya da kimyasal karışımların nasıl oluştuğunu deneyerek öğrenme onların el becerilerini geliştirdiği gibi amaca yönelik çıkarımlar geliştirmelerine faydalı olacaktır. Analitik düşünme becerilerini geliştirecek ve daha geniş düşünmelerini sağlayacaktır. Bu da yeni alanlarda ilerde girişimci ve meraklı bir insan haline gelmelerine faydalı olacaktır. Ünlü yönetmen Steven Spielberg’in babasının doğum gününde hediye ettiği el kamerası ile oyun oynayarak başladığı yönetmenlik denemelerinin geldiği yaratıcılık seviyesini göstermesi açısından faydalı olacaktır.
Bilim insanları ile söyleşilerde bulunma onların bakış açısını öğrenme, neyi nasıl yaptıklarını, nasıl bir eğitimden geçtiklerini, mesleklerinin zorluklarını öğrenme gelecek ile ilgili planlamalarında yol gösterici olacaktır.
Arkadaşları ile birlikte oyun oynama çocukların sosyal ve zihinsel becerileri yönünden çok önemli olmasına karşın ne yazık ki oyun deyince ilk akıllarına gelen bilgisayar oyunları olup kız çocukları Barbie, erkek çocuklar ise savaş oyunları oynayıp birbirlerinden uzak sanal alemde zaman geçirmekte ve eski evcilik oyunları yerini oyunsuzluğa bırakmaktadır. Kız olsun erkek çocuğu olsun birlikte yada ayrı ayrı yaşıtları ile birlikte oyun oynamaları zihinsel gelişimleri kadar geri ileti alıp kendilerini geliştirmeleri yönünden önem kazanmaktadır.
Müziği sadece dinlemek yerine dinlediği müzik içinde ki sesleri tanımaya, bestecilerin hayatını, döneminin özelliklerini öğrenme, müzik aletlerini çalabilme ve ritim tutarak müziği yaşamak sonuçta bilinçli bir müzik dinleyicisi olmak önemlidir. Müzik bir yerde matematik olup beynin birçok alanlarını kullanmasına faydalı olacaktır.
Resmi okumakta aynı müzik gibi sadece resim yapmak değil, ünlü ressamları tanıma, onların resim üsluplarını öğrenme, dönemlerini özelliklerinin resme yansıyışını fark etme, resim üzerine yorum yapabilmekte resmi sadece kendisinin yapıp zaman geçirmesinin dışında bilinç kazanmasına etkili olacaktır.
Felsefe ile en basit anlamda tanışmaları, yaşam felsefelerini öğrenmeleri, felsefeyi sadece elitlerin yaşantısından çıkarıp kendi dünyalarına alabilmeleri yaşamı yorumlayabilmeleri ve yaşamın anlamını öğrenebilmeleri sağlamak yanında çok daha önemli olarak düşünme becerileri kazanmalarına yardımcı olacak ve öğrendiklerini yorumlama yeteneklerini arttıracaktır.
Bitki yetiştirme, bitkilerin özelliklerini öğrenme, bu konuda bilinç kazandırma, onların çevreye duyarlı bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlayabileceği gibi zihinsel gelişimlerine de katkıda bulunacak neden, niçin nasıl sorularını tabiatta çok daha geniş anlamda bulacak ve yaşadıkları dünyayı merak edip öğrenmelerine yardımcı olacaktır.
Hayvan yetiştirmeleri hatta bir hayvanın bakımını ve sorumluluğunu üstlenmeleri duygusal yaşantılarını zenginleştirecek ve hayvan sevgisinden yola çıkarak insan sevgisine ulaşmalarını sağlayacaktır. Dokunma duygusunun insan gelişiminde çok ama çok önemli bir yer kapladığını düşünürsek onlara dokunarak hissedecekler bütün bunlarda beyinlerinin zihinsel ve duyusal becerilerini arttıracaktır.
Bedensel aktiviteler özellikle spor onların psikomotor becerilerini arttıracak, ince motor becerileri arttıkça beyinlerinin çok daha büyük oranda bölümünü ve bölümler arası koordinasyonu arttıracaktır. Yapabildikleri ilk yaşlardan itibaren fizik aktiviteler ve bunların daha disiplinli şekli olan sporun yaşamlarına girmesi sadece zihinsel yeteneklerini değil bedensel yeteneklerini de arttıracak giderek daha sağlıklı bireyler olarak zihin sağlıklarını da daha iyi düzeyde tutabilmesine faydalı olacaktır. Sporun bir diğer önemli faydası da özgüvenli bireyler olarak yetişmeleridir ki özgüveni olmayan bir bireyin zihinsel yeteneklerini kullanabilmesi onları açığa çıkarabilmesinin mümkün olmadığını göz önüne alırsak bunun ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Belgeselleri izleme ve yorumlamada birçok yönden faydalı olup sadece bilgilerini arttırmakla kalmayacak, dünyayı farklı gözle görebilme ve yorumlama yetenekleri kazanmasını kolaylaştıracaktır. Her türde belgesel ile bilgi kapasiteleri gelişecek ve dünyayı gören gözle görebilmelerini sağlayacaktır ki bu davranış beynin aktif fonksiyonu olup daha iyi çalışmasını sağlayacak tüm nöronlarını kullanabilme becerilerini edinecektir.
Yabancı dil öğrenme konusu ise dilin insanın kendini ifade edebilme aracı olduğunu düşünürsek kendisini ifade edebilme becerilerini arttıracak, zihninde konuşma ve düşünme bölümlerinin kapsadığı alanı zenginleştirecek, ilerde aynı dili daha iyi öğrenme ve akılda tutabilme yeteneğini kazanmasına faydalı olacaktır.
Mental aritmetikte özellikle matematik becerileri kazanma yanında dikkatini arttırma becerileri kazanmasına, özgüven duygusunu geliştirmesine ve sadece matematiğin değil sözel yeteneklerini arttırıp, bir takım araştırmalarda tespit edildiği gibi zeka kapasitesini 5-10 puan arasında arttırmaktadır. Her şeyden önemlisi öğrenmeyi oyun sürecine taşıyarak matematiği korkulan bir bilim dalı olmaktan çıkaracak matematiksel düşünme becerilerini kazanacaktır. Aritmetiğin yaşamın her alanında olduğunu ve bu konuda ki becerilerinin ilerde işine yarayacağını düşünürsek mental aritmetiği de zihnin bir sporu gibi düşünmek pekte yanlış olmayacaktır.
Sonuç olarak beyin ve onun fonksiyonlarının bir toplamı olan zekayı geliştirmek bilinçli ve kararlı bir sürecin sonunda mümkündür. Bilim adamlarının vurguladığı gibi bir alanda başarılı insanların en az on bin saat amaca yönelik çalışmalarının onu diğer tüm insanlardan öne çıkardığını söyleyebiliriz. Zekâ geliştirilebilinir yeter ki iyi yönlendiren insanların elinde olsun, köreltilmesin ve kendisini geliştirmesine izin verilsin o zaman yapabileceklerinin sınırının olmadığı gözlenebilecektir.
Tabii ki bu süreçte tüm duygusal ve sosyal ihtiyaçların karşılanması, tek yönlü bireyler olarak yetiştirme yanlışına düşülmemesi kaydıyla bu geçerlidir. Yoksa yetenekli ama bencil, akıllı ama kendini beğenmiş üstün yetenekliler olur ki bu durumun ne kendilerine ne de yaşadıkları topluma bir faydalarının olacağını düşünmek mümkün değildir.
Dr. Sabri YURDAKUL
Psikiyatrist