21’inci yüzyılda sır dolu bir uzuv olan beyini daha iyi tanımak ve işleyişini öğrenmek için yapılan araştırmalar; dünya nüfusunun yaklaşık 1/3 ünün maruz kaldığı migren, epilepsi, Alzheimer, Down Sendromu, Parkinson ve şizofreni hastalıkları gibi beş yüz kadar beyin hastalıklarını anlamak ve tedavisi için gerekli adımları atmak ve bu hastalıkların tedavisi için şu an harcanan milyarlarca doları ekonomiye kazandırmak amacıyla başlatılmıştır.
Beyin konusunda yapılan araştırmaların insanlığın tarihini değiştirebilecek bir nihai netice ile sonuçlanması öngörülmektedir. Beyni ve beynin temel mekanizmalarını daha iyi anlayarak bu bilgiyi tıp ve bilişim alanlarına uygulamak hedeflenmektedir. Özellikle tıp alanında çığır açması beklenen bu çalışmalar ile pek çok nörolojik hastalığın tedavisi için umut ışığı olacak yeni bir kapı açacaktır.
Bize hükmeden beyne hükmetmek için bilim adamları insan beyninin haritasını çıkartarak bir simülatör elde etmek istemektedirler. Beyin üzerinde çalışmak klinik olarak çok zor olduğundan elde ettikleri simülatörle ilaçların tanılarını ve bazı ön testlerini bu simülatör üzerinde yaparak şizofreni, alzaymır, parkinson gibi beyin rahatsızlıklarının tanı ve tedavi yöntemlerin bulunmasını sağlayacak bir uygulama elde edeceklerdir. Ve nihai hedefte ise beynin çalışma prensipleri teknolojiye aktararak insan hayatını kolaylaştıracak beyin gibi çalışan yapay zeka oluşturulması düşünülmektedir.
21’inci yüzyılda beyin konusunda çeşitli araştırma gruplarının laboratuar ortamlarında yapmış oldukları farklı farklı çalışmalar olsa da bu yüzyıla beyin konusunda iki ismin damga vurduğunu görmekteyiz. Raymond KURZWEIL ve Henry MARKRAM.. İki ismin ortak noktası ikisinin de yahudi asıllı olması ve hayatlarını bu konuya adamalarıdır.
BILL Gates’in “YAŞAYAN EN ZEKI GELECEKBILIMCISI”, Dünyaca ünlü Forbes Dergisi’nin EN BÜYÜK DÜŞÜNCE MAKİNESİ olarak tanımladığı Yahudi asıllı Amerikalı yazar, mucit, bilim adamı, teknolojik gelecek kehanetçisi Raymond KURZWEIL şu an Google da mühendislik direktörü olarak görev yapmaktadır. Massachusetts Institute of Technology (MIT) de Bilgisayar bilimleri ve Edebiyat alanında eğitim gören Rayomond 21’inci yüzyılda yapay zeka ve beyin konusunda çok ciddi adımların atılacağını ve 30-40 yıllık süre içerisinde insanın ölümsüzlüğü yakalayabileceğini belirtmektedir.
2005 yılından bu yana nörolog Henry Markram ise İsviçre Lozan da Ecole Polytechnique Beyin Enstitüsünde Blue Brain adı verilen iddialı bir çalışma yürütmektedir. Oxford Üniversitesinde görevli bilim adamı Henry Markram’ın yaptığı bir açıklama ile yapay bir şekilde üretilmiş insan beyni için sadece 10 yıl gerektiğini açıklamıştır. Oluşturulan bu yapay beyin, düşünebilecek, âşık olabilecek ve hissedebilecektir. Mavi Beyin (Blue Brain) olarak adlandırılan bu proje için Markram, “2018 yılına kadar bilinçli ve zeki yapay beyin yaratmayı amaçlıyoruz. Yaratacağımız beyin, düşünecek, hissedecek ve hatta âşık olacak. Projemize daha şimdiden karşı çıkılıyor ancak bu proje sayesinde insanın öğrenme yetisinin ve zekâsının gelişeceği göz ardı edilmemeli” demiştir.
Güney Afrika’da doğan Markram, Cape Town Üniversitesinde tıp fakültesinde okurken, 4.yılında İsrail’in sağladığı bir burs programı ile İsrail’e yerleşmiştir. Anat isimli bir İsrailli bir bayanla evlenip 2 tane çocukları olan Markram, Weizmann Enstitüsünden mezun olduktan sonra tüm çalışmalarını beyin konusuna yöneltmiştir.
Yeryüzünde beynin içinde olanları herkesten çok iyi bilen dünyanın nöronbiliminin öncülerinden biri olan Markram’in beyin konusunda yapmış olduğu ısrarlı çalışmalarının arkasında otizm olan oğlu Kia için henüz bir şey yapamaması yatmaktadır. New York Times muhabirine “Kendinizi ne kadar güçsüz hissettiğinizin farkındasınız. Otizmli bir çocuğunuz var ve siz bir nöronbilimci olarak gerçekten ne yapacağınızı bilmiyorsunuz” diyerek bu konudaki teknolojik yetersizlikten yakınmıştır.
Müslüm YILDIZ
